31 Ağustos 2016 Çarşamba

Norovirüs Nedir

Norovirüs 18 tane kadar az partikülü bile olsa yaklaşık 10bin kişide ishal ve kusma şikayeti yapabilme potansiyeli olacak kadar güçlü bir virüstür.

21 Nisan 2014 Pazartesi

Batı Nil Virüsü;West Nile Virus


Batı Nil Virüsü Balkanlarda ve Doğu Avrupada zaten belli oranlarda görülmekte olan,bu konularda takip edilen bir hastalıktı(cdc linkindeki haritadan görebilirsiniz).Kuzey Yunanistanda Eylüle girmek üzere olduğumuz şu hafta ölümle sonuçlanan ve özellikle Bulgaristan ile olan sınır bölgelerinde vakalarla yakalanan WNV henüz resmi olarak açıklanmasa bile Ege ve Trakya bölgelerimizde önlem almamızı gerektirebilecek bir tıbbi durum.
Resimden görebileceğiniz gibi çok karakteristik kaplanımsı çizgilenmeli oluşlarıyla diğer sivrisineklerden ayırt edilebilen Asya Culex cinsi sivrisineklerle de taşınan bu hastalık Afrika dan kaynaklanmış ve tüm dünyayı etkisi altına almıştır.Ara konakçının genellikle yaban kuşları,balıkçıllar,ABD deki bazı durumlarda atlar olduğunu biliyoruz.Son konak  ise insanlar olmaktadır.Tarihsel olarak ise Büyük İskender in ölümüne Batı Nil Virüsünün neden olup olmadığı bugün bile bilim adamlarının tartıştığı bir konudur.Kuluçka dönemi 14 güne kadar uzayabilir.Baş ağrısı,vücut ağrısı,yüksek ateş ve şişen lenf bezleri--koltuk altı veya kasıklarda-ile kendini belli eden bu hastalık omuriliğe sıçraması durumunda Menenjiti taklit eden ateşli bir tablo yaratabilir.Ne kadarlık öldürücülüğü olan bir hastalıktır Batı Nil Virüsü?Yapılan çalışmalarda virüsle temas eden 1000 kişiden 40 ında ölümcül seyrettiği görülmüştür.Kimlerde daha ölümcül seyrettiği halen araştırma konusu olmakla beraber genel durumu zayıf hastaların,çocukların ve hamilelerin bu konuda risk grubu oluşturduğu söylenebilir.
Her viral hastalıkta olduğu gibi tedavi serumlarla genel durumun desteklenmesi ve hastane yatışı ve takibi önemlidir ve yine her viral hastalıkta olduğu gibi en güzel korunma virüsle temastan kaçınma ve sivrisinekle mücadele,evlerde alabileceğiniz basit ama etkili önlemlerle,cibinlik olsun,tel takmak olsun,bu konuda önleminizi alabilirsiniz.Riva da eskiden Sıtma görüldüğünü ama uzun zamandır böyle bir sıkıntı olmadığını belirtir,yine de risk bölgesi olduğumuzun,bir su havzası olduğumuzun altını çizmek isterim;tedbirlerimizi alalım,komşunuz olur kendiniz olur,şüpheli tüm durumlarda bize ulaşmaktan lütfen çekinmeyin.
(216-3191054)

Detaylı okuma için linkler;

Zehirli Balık Uyarısı;Şişen Balık ve tetradoxin zehiri




Lagocephalus sceleratus
Kızıldeniz'den Süveyş kanalı üzerinden Akdeniz'e göç eden, fiyatı ucuz olduğu için tüketimi artan balon balığının denizlerimizde de bulunan "lagocephalus sceleratus" türünün, üreme dönemi olan yaz aylarında öldürücü zehir salgıladığı ve bu türün bu dönemde kesinlikle yenilmemesi gerektiği bildirildi.Küresel ısınmanın da etkisiyle sıcaklık oranı artan Kızıldeniz'den, Süveyş kanalını geçerek Akdeniz'e göç eden 65 balık türü ve su canlısı bulunuyor. Bu türler arasında, kurbağa ya da kirpi balığı da denilen tetraodontidae familyasındaki 6 tür balon balığı da yer alıyor.
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Bölge Temsilcisi (TÜDAV) Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gökoğlu, balon balığının 6 türünün Akdeniz ve Ege kıyılarında arttığını belirterek, yaz aylarında üreme dönemine giren lagocephalus sceleratus türüne karşı uyarılarda bulundu.
Antalya kıyılarında da yoğun olarak avlanan bu türün, yaz aylarındaki üreme döneminde yavrularını korumak için bir tür zehir olan tetrodoksin salgıladığını bildiren Gökoğlu, balıkçılar ve tüketicilerin çok dikkatli olması gerektiğini söyledi.

KESİNLİKLE YENMEMELİ
Ölümlere ve felce neden olabilen bu türün fiyatının ucuz olması nedeniyle tüketiminin arttığına işaret eden Gökoğlu, bu nedenle İsrail'de ölümler meydana geldiğini, Türkiye'de de bu balıktan yiyen kedilerde ölümler görüldüğünü belirtti.
Kılçığı az, eti lezzetli bu balığın üreme döneminin sona ermesinin ardından kış aylarında tüketilebileceğini ifade eden Gökoğlu, lagocephalus sceleratus türünün zehirli dönemiyle ilgili Tarım ve Köyişleri Bakanlığı kanalıyla balıkçıların da eğitilmesi gerektiğini vurguladı.
Gökoğlu, tropikal iklim balıklarından olan, ancak küresel ısınmanın etkileri ile besin alanlarının uygun olması nedeniyle Akdeniz ve Ege'ye göç eden balon balığının diğer türlerinde ise yaz ya da kış aylarında zehir bulunmadığına dikkati çekti.



17 Nisan 2014 Perşembe

Tularemi




Kemirgenlerde (tavşan, fare, sincap vb.) öldürücü nitelikte olan bu hastalığın etkeni Francisella tularensis'tir (Pasteurella tularensis). Hastalık hayvanlardan doğrudan temaslageçe­bildiği gibi sinek ve kenelerle de taşınabilir. Kuluçka devresi, üç gündür.
Belirtileri aniden yükselen ateş, baş ağrısı, kırıklık, bulantı, kusma ve ishaldir. Türkiye'de en sık kontamine sularla bulaştığından, orofaringel tularemi ve buna bağlı olarak boğaz ağrısı, ateş, yutkunma zorluğu ve sonrasında hassas servikal lenfadenopati gözlenir. Zamanında tedavi edilmeyen lenfadenopatiler süpüre olur. Bu nedenle, tedaviye erkenden başlanması kritik öneme sahiptir. Ülkemizdeki kökenlerde antibiyotik direnci önemli bir problem değildir. Ancak bakteri yapısı itibariyle beta laktamlara dirençlidir
Hastalık yeri tesbit edilemeyen genel mikroplanmalara sebep olabileceği gibi, deride, gözde, akciğerler­de, ve sindirim yolunda da yerleşebilir. Dış tularemide bulaş­manın başladığı yerler eller, gözler ve ağızdır. Buralarda önce küçük bir kabarcık oluşur, sonra ur şeklinde büyüyerek par­çalanır. Bulaşma yeri nedeniyle bu bölgelerdeki lenf bezleri şişer ve ağrır. İç tularemi ise, akciğer tüberkülozu ya da bağır­sak nezlesine benzeyen bir seyir izler. Böylece, vücuttaki tüm lenf bezleri şişip ağrıyabilir. Ateş durumu çok değişkendir. Ço­ğu kez kızamığa benzer deri döküntüleri ateşi izler. Tedavi edil­meyen hastalık 2-4 hafta sürer. En sık görülen yan etkisi lenf bezlerinin iltihaplanmasıdır.
Tularemi Hastalığı Tedavi : Ölüm oranı ilaç tedavisi sebebiyle oldukça düşük­tür. Nekahet kimi zaman aylar sürer. Antibiyotikler aracı­lığıyla hastalığın tedavisinde büyük aşamalar sağlandı. Lenf bezleri iltihaplanmışsa cerrahi tedavi dahi gereke­bilir.
Hastalığın bulaşma yollarına ait bir hususun varlığı ile yukarıdaki belirtilerin görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilirse, hastalık antibiyotiklerle tedavi edilebilmektedir. Geç kalınması durumunda antibiyotiklerin etkisi sınırlı olup, cerrahi girişim gerekebilmektedir.
Hastalığı geçirenlerde bağışıklık oluşmaktadır.
Ancak, hastalığın bazı klinik şekillerinde ölümlerin de görülebileceği unutulmamalıdır.

Tularemi Korunma Yolları:

Hastalık ve ölüm halinde sağlık kuruluşlarına bilgi verilmesi gereklidir. Salgın durumlarında hastalık yapan hayvanların yok edilmeleri zorunludur.

Tularemiden Korunmak İçin Neler Yapılmalıdır?

  • İçme ve kullanma suyu kanalları ile depolarının, dışarıdan herhangi bir kirlenmeyi engelleyecek şekilde yapılması ve mevcutların ıslah edilmesi,
  • Suların klorlandıktan veya kaynatıldıktan sonra içilmesi ve kullanılması,
  • Doğada kaynağı belli olmayan ve kirlenmeye müsait yerlerdeki suların kesinlikle içilmemesi ve kullanılmaması,
  • Av hayvanlarını yüzerken ve etlerini parçalarken eldiven kullanılması,
  • Özellikle av hayvanlarına ait etler başta olmak üzere, etlerin iyice pişirildikten sonra tüketilmesi,
  • Meyve ve sebzelerin bol su ile iyice yıkandıktan sonra yenmesi,
  • Kan emici sineklerin ve kenelerin ısırmasını engelleyici (örneğin, kenelerin vücuda yapışmaması için pantolon parçalarının çorap içine konulması ve böcek kaçırıcı ilaçların kullanılması gibi) önlemlerin alınması,
  • Vücuda yapışan kene varsa, bunların kesinlikle patlatılmadan bir cımbızla baş kısmından tutulup sağa sola oynatarak çıkartılması,
  • Gıda maddelerinin, fare ve sıçan gibi kemirici hayvanların ulaşamayacağı şekilde muhafaza edilmesi,
  • Hayvan leşlerinin çevreyi kontamine etmeyecek şekilde gömülmesi veya yakılması gerekmektedir.
Doğada aktivitelerde bulunurken artropod,kene ısırmasından korunmak için kapalı giyisiler giyilmelidir. Tulareminin endemik olduğu bölgelerde doğadan meyve, sebze, yemiş tüketirken bunların kontamine olabileceğini gözardı etmemek ve temiz suyla yıkamadan yememek gerekir. Aynı risk pınar, dere gibi açıktan akan su kaynakları için de geçerlidir. Tulareminin endemik olduğu bölgelerde avcıların, hayvanlara temas ederken eldiven kullanmaları gereklidir.


Keneler ve KKKA-Kırım Kongo Kanamalı ateşi












Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA veya Kırım-Kongo Hemorajik AteşKKHAkeneler (özellikle Hyalomma cinsi[1]) yoluyla bulaşan, zoonotik enfeksiyona yol açan birviral hastalıktır.
Evcil ve vahşi hayvanların yanı sıra insanlara da bulaşabilir. Özellikle Doğu ve Batı Afrika'da yaygın olan patojenik virüs Bunyaviridae ailesinin Nairovirüs grubuna bağlı birRNA virüsüdür.
Enfekte olmuş memelilerde klinik hastalık nadir de olsa, insanlarda çoğunlukla ağır geçer ve mortalite oranı %30'dur. Endemik bölgelerde virüs keneler yoluyla bulaştığı için özellikle tarım ve hayvancılık ile uğraşan kişiler yüksek risk grubundadır.
Pantolonların bacaklarının çoraplarla kıvrılması çok eski zamanlardan bu yana kullanılan bir yöntemdir ancak araziye daima çıkan kişiler için üretilmiş tozluklar da kullanım ve korunma açısından tavsiye edilir.İş bittikten sonra koltuk altı ve kasıklarda kenelerin olmadığının kontrol edilmesi
Kene konusunda çıkartmanın uyumlu kitlerle yapılması,çıkartma işlemi için  Sağlık Personelinin tercih edilmesi,kenenin tahriş edilmeden özellikle ön 2 uzvuyla birlikte çıkartılması ve genel bulaşma önleme kurallarının tüm aşamalarda dikkatle uygulanması çok önemlidir.


Yılan Sokmaları,Akrep,Arı sokması ve ilk yardım

















Yılan sokmalarında bilinmesi gereken Türkiyede bulunan yılan türlerinin genellikle zehirli olmadığı ancak ısırılan yerin kalp hizasından yukarıda tutulmasının önemli olduğu ve Acil 112 nin derhal bilgilendirilmesinin önemli olduğudur.


Bögü ;et yiyen örümcek






Galeodes graecus -(Halk arasında Böğü olarak bilinir)
Kırıkkale Üniversitesinden Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Bayram:
Tüm örnekler üzerinde yapılan incelemede Anadolu’da Böğü olarak bilinen Galeodes graecus türü olarak teşhis edilmiştir. Eklembacaklılar şubesinden olan böğüler, örümceğimsiler sınıfından Ordo: Solifugae takımındandır.Böğüler; akrep, örümcek, otbiçen ve kenelerden ayrı bir takımdır. Böcek değildirler, örümcek de değildirler. Asya, Ortadoğu, Afrika ve Avrupa’da (eski Dünya’da) bozkır ve çöllerde yaşarlar. Dünya’da 1000 kadar, Türkiye’de ise 30 dolayında türü bilinir. Bu tür (Galeodes graecus) palearktik olup, Balkanlar, Anadolu, Kafkasya, Mezopotomya ve Mısır’da yayılış gösterir. Erginlerde boy uzunluğu (bacaklar hariç) 27-45 mm. Kadardır. Gece avlanıp, gündüzü toprak yarıkları, taş kereste ve odun diplerinde geçirirler. Köy ve kasabalarda meskenlerin etrafında daha sık görülür. Anadolu’nun hemen hemen tüm bölgelerinde görülebilir. Her türlü böcek ve örümceği yer. Ayrıca kurbağa, kertenkele, küçük yılan, fare, sıçan, kör fare, köstebek, sincap, kedi ve tavşan gibi küçük memeliler üzerinden beslenir.Güneydoğu Asya böğülerinde zehir bezleri olduğu halde Türkiye ve Ortadoğu böğülerinde henüz zehir bezine rastlanmamıştır. Ancak çok büyük ve güçlü çenelere sahiptirler. Savunma ve beslenme organları olan çeneler iri dişler ve kuvvetli kaslar ile desteklenmiştir. Akreplerden daha hızlı koşarlar, sıçrayabilirler. Kıstırıldıkları zaman saldırı pozisyonunu alırlar. Omurgalı leşleri üzerinden de beslendikleri için hemen hemen her zaman çeneleri üzerinde enfeksiyon yapabilen bakteri ve virüsler bulunur. Özellikle çocuk ve yaşlılarda enfeksiyon riski oluşturabilir.Evlere böcekleri yakalamak için açık olan kapı ve pencerelerden veya pevraz açıklıklarından girerler. Doğal besin zincirinde en önemli predator (avcı) grubunu kanatlı hayvanlar oluşturur. Dolayısıyla insane için tehlike oluşturan örümcek, akrep, böğü, kırkayak ve çıyanların kontrolünde kümes hayvanlarının rolü büyüktür. Kümes hayvanları her gün bir dönümlük arazide bu hayvanlar ve birçok böcekler üzerinden beslenerek meskenlerimizi daha yaşanır hale getirirler.Son bir ay içinde Anadolu’nun birçok yerinde böğü populasyonunda artış görüldü. Bu artış kümes hayvanlarının itlafı nedeni ile olabilir. Ancak bir hanenin etrafında bir veya iki adet böğü veya akrep görüldü ise populasyon arttı, populasyonda patlama var denilemez. Ancak, örneğin bir tarla, bahçe veya köyün her 5 metrekaresinde eğer böğü görülebiliyorsa endişe etme haklı olabilir. Dolayısı ile orada- burada ve tek tük görünen örnekler populasyondaki artışı ifade etmez. Şu da var ki, sıcaklar yavruların büyümesini, gömlek değiştirmesini, ergineşmesini kısmen hızlandırır. Ayrıca, besin aramada, hareketlilikte artış gözlenirken, kızgınlık, saldırganlık gibi davranışlar sözkonusu olabilir.
Evlerimize bu hayvanların girmesini önlemek için gece kapı ve pencereler açık tutulmamalı, sineklik kullanılabilir, böceklerin eve girmesi engellenmeli böcek ve örümceklere karşı gerektiğinde halk sağlığı ilaçları (permetrin, deltametrin, carbaril gibi) kullanılmalı, mesken etrafında ise eğer böğü populasyonu olmuş ise Dünya Sağlık Teşkilatı onaylı tarım ilaçları kullanılmalıdır.